Geçtiğimiz yıllarda birkaç defa dile getirdiğim bir konu var. Taş ocakları konusu. Şu anda yeni bir boyut kazandı, o yüzden tekrar yazma gereği hissettim. Bildiğiniz gibi Yalova Altınova Bölgesi’nde tersaneler yapılacağı duyulur duyulmaz, mantar gibi, taş ocak ruhsatlarını merkezden alıp ocak yerlerinin teslim edilmesini istediler. Sayın Valimiz bu konuda duyarlı davranarak yer tesliminde diretti. Adamlar kıyameti kopardı. Ben de o günlerde yazdım yeteri kadar. Taş ocaklarımız var, siz bu dağları kel mi yapacaksınız diye. Sanki Yalova’da maden var da onu çıkaracaksınız. Ne madeni, tersanelere dolgu malzemesi satmak için maden ruhsatı alıp dolgu malzemesi satacaklar. Neyse yerler teslim edilmedi. Bazıları mahkemelere gitti, davaları kazananlar bile oldu. Tersane dolguları bitti ortalık duruldu derken bu günlerde olay tekrar hortladı. Ankara su gibi maden arama ruhsatı veriyor. Tamı tamına 24 tane daha maden arama ruhsatı almışlar. 91 bin Hektar ormandan yer istiyorlar, tamamı da Yalova Altınova arasında. Nerede ise dört milyon iki yüz bin ağaç kesilecek. Adamlar ağaçları kesip yerleri teslim edin diyorlar. Sayın Valimiz bu konuda Ankara’yı bakanlık düzeyinde bilgilendirdiğini söyledi. Gerekli yazıları yazmış, ikazlarda bulunmuş. Fakat ne keramettir Ankara maden arama ruhsatı vermeye devam ediyor. Peki bu arada siyasiler ne yapıyor? Hiç bir şey. Sivil toplum kuruluşları ise çok cılız bir iki söz. Adamlar Samanlı Dağları’nın yarısını ortadan kaldıracaklar nerede ise. Ses yok. Bundan daha büyük bir çevre katliamı mı olur? Peki neden bu kadar çok taş ocakları açılmak isteniyor. Neden olacak, Körfez Köprüsü ve çevre yolların yapılması onaylandı ya, adamlar dolgu malzemesi satacaklar. Onlar için Yalova kel olmuş, ormanlar gitmiş, onların veya Ankara’nın umurunda mı? Fakat bunun bizim umurumuzda olması gerekir. Özellikle iktidar partisinin il başkanı, yönetimleri… Milletvekillerinin bu işin takipçisi olması gerekmez mi? Muhalefet için bundan daha önemli bir şey olamaz. Bu ocakların Yalova’ya hiçbir faydası yok. Sadece zararı var. Mevcut ocaklar bu iş için yeter de artar bile. Sivil toplum örgütleri, yerel gazeteler bu konuyu işlemeli. En önemlisi sesimizin Ankara’dan duyulması lazım. Neme lazım dersek yarın konuşmaya hakkımız olmaz. Sayın Valimiz 1/25000’lik planlara sahip çıkın derken bunları kastetti. Atanmışların bile neme lazım demeyip ayak direttiği bir konuda seçilmişlerin bu konuda duyarsız kalması kabullenilemez. Seçilmiş yetkili arkadaşlarımızın bu konuda Ankara ile temasları varsa bile daha fazla mesai sarf ederek Başbakanlık düzeyinde bu konuyu takip etmeleri gerekir. Bu konu şahıs meselesi değil Yalova’nın meselesidir.