(23.02.2009) Mart ayında yapılacak olan yerel yönetimler seçimlerine yaklaştıkça tansiyonlar artıyor. İlk önce Belediye Başkanı adaylarının açıklanmasında başlayan sıkıntılar normale döndü. Sıra Belediye Meclisi, İl Genel Meclisi sıralamalarında. Bazı sıkıntılar Hemen hemen her partide yaşandı. Sıralamalarını beğenmeyen arkadaşlar isyan bayrağını çekti. Sular yavaş yavaş durulmaya başladı. Her dönem olduğu gibi, özellikle yerel seçim zamanında siyasi parti yöneticileri sanki kendi egolarını tatmin eder bir durum yaratıyorlar. Daha önce onların düşüncelerine göre hareket etmeyen üyeleri fırsatı yakalayınca hemen diskalifiye ediyorlar. Bu doğru bir davranış değil. Eğer böyle bir davranış sergilerseniz kesilen üye de isyan bayrağını açar. Sistemin sıkıntısı şu, bir siyasi partide meclis üyesini üç kişi belirlerse orada adaleti aramak mümkün değildir. Bunun doğrusu meclis üyelerini halk belirlemeli. Yani kayıtlı üyeler üç kişiden biri adamın kaşını gözünü beğenmez sıralama dışı bırakır. Siyasette yönetim kurulunun ittifakla kabul ettiği bir konuyu tabi ki sen de kabul edeceksin veya kabul edilemez olduğunu ispat edeceksin. Buna rağmen isteniyorsa o zaman istifa hakkını devreye sokacaksın ve aynı çatının altında kalmayacaksın. Genelde seçimi kazanabilecek olan partilerde sıkıntı yaşandı tabi ki. Seçimlerde Belediye Meclis Üyelerinin mutlaka artısı olmalıdır, yoksa parmak kaldırmak için Meclise girilmez, girilmemeli. Partilerine yürekten bağlı olanlar kızarlar ama oylarını da verirler. Göbekten bağlı olanlar, onların partisi yoktur. Menfaatleri nerede olmalarını gerektiriyorsa orada olurlar. Bir hafta içinde her şey normale girer. Burada hayretle izlediğim olay, bir partili kendi partilerinde olduğu sürede çok iyi adam. Ona yanlışı yok adam gibi adam diyenler sonra yerden yere vuruyorlar. Bu çok yanlış, bir partiden istifa eden arkadaşımızın gerekçeleri çok önemli mi, ona kimse bakmıyor onlar gibi düşünmezsen senden kötüsü yok. Var mı böyle bir mantık? Belediyenin durumunu herkes biliyor. Her şey ortada. Daha partilerin seçilirlerse yapabilecekleri büyük projelerini görmedik ne vaat ediyorlar acaba. Yalova halkına bence hiçbir şey vaat edemezler. Ederlerse palavradır. Neden mevcut borç durumundan dolayı sadece periyodik çalışmalar dışında bir iş yapamazlar. Yapabilmeleri için merkezi hükümette de iktidar olmaları gerekir. Ak Partili olması lazım. Bunu neden yazıyorum. Meseleye bakış açım İstanbul Belediye Başkanı çok büyük olasılıkla Ak Partili olacak, Bursa da öyle, İzmit de. Ak Partili Belediyeler arasında yardımlaşma süper. Bunu biliyoruz. Merkezi hükümette Ak Parti’de olunca oradan da yardım almaları zor değil. Özellikle de Sayın Barboros Binicioğlu’nun açık net herkesin anlayacağı bir dille bakış açımı aktarıyorum. Bunun için ondan başkası kim gelirse gelsin sadece oturur çay kahve içer, hiçbir icraatı olamaz yaparım diyen varsa nasıl yapacağını açıklasın. Son zamanlarda moda oldu yazının altına yorum atmak. İsimsiz kim olduğunu yazamayan birilerinin adına özellikle bu işi yapmak için para alanlar. Her neyse onları ciddiye almıyorum. Fakat mantıklı olarak da şunu diyebilirsiniz. Sen Meclis Üyesi değimliydin neden bu kadar borçlandınız? Doğru meclis zabıtları orada ilk borçlanmaya karar TOKİ’ye devredilen yerlerin istimlaki içindi. İkincisi terminal içindi. Bunlar için borçlanmak son derece mantıklı geldi. TOKİ’ye devrettiğimiz arsalardan kat karşılığı verildi. Kar edildi. Terminalde öyle son derece karlı bir işti. Biter bitmez 15 milyar TL verdiler fakat beklenmeyen bir aksilik oldu. Deprem tazminatları. Onlar hesapta yoktu. 17 milyar falan bir para, hesapları alt üst etti. Bunun hesabını varsa bundan önceki başkanlara soracaksın. Bana göre hiç biri suçlu değil. Fakat mahkemeler benim gibi düşünmemiş. Belediyeler neden borçlanır? Her yıl yapılan bütçede o yılın yatırımları belirlenir eğer siz daha fazla yatırım yaparsanız borçlanırsınız. Yoksa kimse o paraları cebine atmıyor. İşte bu bir tercihtir. Belediyelerde başkan her zaman ağır basar, onun dediği olur. Çok afaki konular hariç bu her zaman böyle olmuştur. Tabii Yalova Belediyesi hiçbir zaman borçlanmayı tercih etmemiştir. Alışılmış bir durum değildir. Bir idare üç dönemde yapabileceği işleri bir döneme sığdırırsa olacağı budur. Başta da yazmaya çalıştığım gibi bu bir tercihtir bütün bunları bile bile başkanlığa talip olanların yarın söyleyeceği bir lafı olamaz. Söylerse de inandırıcı olmaz. Hadi bakalım şimdi yazın, gelince neler yapacaksınız. Halka anlatın onlarda size soracaklardır her halde nasıl diye. Şahsımla ilgili bir takım yorumlar yapılıyor. Yok beni aday yapmamışlar, başkan istememiş, birileri istememiş gibi. Bunların hiç birine itibar etmeyin hepsi atıyor. Ben hiç kimseyle bir pazarlık yapmadım. Bakın abartmıyorum. Yüzlerce kişi beni arayarak üzüldüklerini ifade ettiler. İşte beni mutlu eden olay bu. Belediye Meclisinde kaldığım sürede hiçbir parti ayırımı yapmadan Allah için, halk için çalıştım. Hiçbir şaibeye karışmadım. Doğru bildiğimi söyledim, yazdım. Eğer halkoyuna başvursalardı ben mutlaka seçilirdim. Partilerin yaptırdığı anketlerde aday olmamama rağmen aldığım oylar var. Yalova’da yerel yönetimlerde başkanlardan sonra en çok tanınan siyasetçi çıkmam benim adıma sevindiricidir. Ben hep bunlardan mutlu oldum. Yoksa Meclis Üyeliği bana hiçbir şey (maddi anlamda) vermedi. Bundan sonra daha rahatım. İstediğim gibi doğru bildiklerimi yazacağım. Hiç kimseye bir kırgınlığım yok. Bir tabir vardır; seçildiğin zaman çok sevinme giderken çok üzülürsün. Ben gelirken çok sevinmedim ki giderken üzüleyim.