YENİ ORTA DOĞU JEOPOLİTİĞİNDE MUTLAK GÜÇ KİM OLACAK?
Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2017 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2017 00:00
Dünya tarihinde kadim öneme sahip olan Türkiye-Rusya ilişkileri, deyim yerindeyse akşamdan sabaha değişen gündemiyle şüphesiz en çok uluslararası ilişkiler yazarlarını ve yorumcularını etkilemektedir. Kesin bir neticeye vararak 2+2=4 demenin mümkün olmadığı devletlerarası münasebetlerde esas olan ulusal çıkarların buluştuğu azami noktalarda işbirliğine gitmek, menfaatlerin çatıştığı yerlerde ise denge politikasını uygulayabilmektir. Türkiye coğrafyası bağlamında denge politikasını en verimli şekilde yürütmek ve bunu rakip işbirliği platformu üzerinde kabullenmesi germektedir.
2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen çatırdıyor
Soğuk Savaş süresince NATO şemsiyesi altında Türkiye, mevcut komünizm tehlikesinden korunmuş fakat dönem dönem ABD ile dış politika da yol ayrımına geldiğinde Sovyet kartını kullanmayı da ihmal etmemiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, bilhassa Putinin Rusya devlet başkanı olması, Türk-Rus ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Rusya, Avrupa ve Asya arasında doğal kaynaklar ve kontrol edilebilir alanlar bakımından küresel meselelere dahil olma ve bunları çözmede önemli bir ülke konumundadır. Dünya artık ekonomik ve siyasi dengelerin süratle değiştiği ve bu hızlı değişimin büyük belirsizliklere yol açtığı bir döneme giriyor. Bu bağlamda güç dengelerinin hızla değişmesi ve uluslararası kurumların artan gerilimlere yanıt veremez hale gelmesi, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya sisteminin çatırdamasına neden oluyor.
Türkiyenin bölgesel güç olma sorumluluğu
Avrasyacılık ve Atlantikçilik kavramlarının büyük yarış içinde olduğu bu zaman zarfında dünya yeni bir yönetim modelinin sunumu ihtiyacındadır. Yeni siyasi ittifaklar ve ekonomik bağların zorunlu olacağı yakın gelecekte Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişimi ve buna ABDnin tepkisi büyük önem taşıyacak. Türkiyenin siyasi tarihinde yaşadığı askeri darbe ve darbe girişimlerine rağmen bölgesel güç olma yolundan hiçbir zaman vazgeçmemiş, aksine tüm olumsuz iç ve dış müdahalelere rağmen bu sorumluluğun bilincinde hareket etmiştir.
ABD, PKKyı yok edip üyelerini yeni meşru bir örgüt altında toplayabilir
Uçak krizinin ardından toparlanmaya çalışılan Türk-Rus ilişkilerinde kuşkusuz en hassas konu, Suriyenin kuzeyinde tesisinde uğraşılan terör koridorunun mimarı PYDnin meşru bir örgüt olarak görülmesidir. Moskovada halen faaliyetlerine devam eden PYD bürosunun kapatılmaması, Türkiyenin Astana görüşmelerinde PYDyi muhatap alınmaması gerektiğinin defalarca altını çizmesine rağmen PKKnın organik kolu olan PYDye destek devam ediyor. Diğer taraftan ABD, hem PYD hem de PKK örgütü mensupları ile yeni Suriye haritasında üzerinde çalışmaya devam ediyor. En kuvvetli olasılıklardan biri, ABDnin PKKyı lağvedip örgüt üyelerini ya kendi ekibine ya da bir başka meşru gösterecekleri örgüt adı altında toplamak olacaktır.
Türkiye bu denklemde konumu ne olacak?
Bu demek oluyor ki, ne ABD ne de Rusya birbirlerine karşı PYD kartını kaybetmek istemiyor. Orta Doğu coğrafyasında kartlar yeniden dağıtılırken, büyük güçler vekalet mücadelesini yürütmeye devam edecek. En önemli nokta ise bu çekişmede Türkiyenin konumu, diplomatik ve askeri hamleleri olacak.
Sınır ötesi milli istihbarat büyük önem arz ediyor
Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonunu tamamlamasının ardından bunun devamını getirecek strateji ve askeri güce sahip. Yalnız Türkiyenin sınır ötesi terörle mücadele stratejisinde Rusya ve ABD ile örtüşmeyen meselelerin başında kostüm değiştiren terör örgütü mensupları geliyor. Suriye ve Irak ile birlikte yaklaşık 1100 kmlik sınır hattında bir Kürt devletinin kurulması Türkiyenin ulusal güvenliğine tehdittir. Bunu bilen büyük aktörler PYD kartını Türkiyeye karşı kullanmaya devam edecektir. Bu süreçte en uygulanması gereken en önemli stratejilerden biri sınır ötesi istihbarat ağının mümkün olduğunca milli olması ve yabancı istihbarat kuruluşlarının bilgilerine mutlak itimat gösterilmemesidir.
Suriyede yeni döneme geçiş Esad ile birlikte olacak
Son olarak Türkiye ile Rusya arasında Suriyede dört adet güvenli bölgenin oluşturulması üzerinde anlaşmaya varılması ülkenin geleceği bakımından önem taşıyor. Elbette bu noktada en önemli husus Suriyenin bütünlüğünü sağlamada nasıl bir yol takip edileceğidir. düşmanımın düşmanı dostumdur kaidesinden hareket ederek büyük aktörlerin terör gruplarına kendi vekaletlerini vermesi coğrafyanın altını daha fazla dinamitlemekten başka işe yaramayacaktır. Fakat şu bir gerçek, Suriyede Rusyanın kesin tavrı ile Esadlı geçişin hazırlıkları son aşamaya doğru geliyor. Şimdiki mesele kimin hangi bölgeyi kontrol edeceğidir.
Türkiyenin Rusya ile yakınlaşma sürecince olduğu dönemde S-400 savunma sistemlerini Rusyadan alacak olması NATO nezdinde ve bilhassa ABD için sorun teşkil edecek. Fakat Türkiyenin jeostratejik önemi ve konumu kendisini çok yönlü aktif dış politikaya yöneltirken, uygulamasını birbirine karşı değil, tamamlayıcı nitelikte diplomasi yürütmesi gerektiği her zaman hatırlanmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
YENİ ORTA DOĞU JEOPOLİTİĞİNDE MUTLAK GÜÇ KİM OLACAK?