İranda başlayan halk ayaklanmasını iyi analiz etmek gerekiyor. Coğrafyada Türkiye ile birlikte, köklü tarihiyle devlet geleneğine sahip olan İran, tarih boyunca baş aktölerinden biri olmasının yanında, kültürü ve medeniyetiyle varlığını her koşulda kabul ettirmiş bir devlettir. Belki de en önemlisi, İranın dünyanın en kritik ulaştırma ve petrol yollarını kontrol etmesi, önemli pazar ve kaynak alanlarıyla petrol rezervlerine sahip olması ve ülkenin dünya politikasında ve askeri stratejilerinde önemini muhafaza ediyor olmasıdır. Son olarak Suriye meselesinde, Türkiye, Rusya ve İranın garantör ülkeler olarak inisiyatif alması, şüphesiz ABD tarafında büyük huzursuzluğa neden oldu. Ayrıca daha önceki yazılarımda da belirtmiş olduğum üzere, ABDnin ısrarla bağımsız bir Kürt devleti kurma çalışmalarına karşı en büyük engeli Türkiye ve İran oluşturuyor. Bu bağlamda Türk & İran istihbaratı ve askeri gücünün coğrafya genelinde işbirliğine yönelmesini ABD her koşulda engellemeye çalışacak. Dolayısıyla tıpkı tarihte olduğu gibi, bir ülkenin dış politikası çökertmek isteniyorsa bunun başlangıç noktası var olan ulusal sorunları dinamitlemek oluyor.
Amaç İranda halk darbesini gerçekleştirmek
Washington yönetimi, İranın herhangi bir savaşa girmesi durumunda bundan en çok zararı kendisinin göreceğinin farkında. Çünkü İran, tek başına dünya petrolünün yaklaşık % 4ünü üretiyor. Herhangi bir savaş senaryosunda İranın petrol pazarından çıkacak olması durumunda, petrol üretiminin talebin % 2si düzeyinin altında kalacağını ve küresel ekonominin petrol talebini karşılayamayacak. Dolayısıyla böylesi bir olası senaryonun gerçekleşmesi halinde İran savaşı ABDnin ulusal stratejilerine zarar verecektir. O halde Beyaz Saray yönetiminin İran üzerindeki nihai amacı kitlesel gösterileri destekleyerek halk darbesi ile yönetim şeklini değiştirmektir.
ABDnin nüfuzu artık gücü nispetinde değil
İranda şiddeti artarak devam eden gösterilerin sebepleri olarak yükselen enflasyon ve yolsuzluklar gösteriliyor olsa da, İranın uzun zamandır uluslararası ekonomik yaptırımlara maruz kaldığı unutulmamalı. Ekonomik baskılar ve yaptırımlar ile halkın tahammülü kırarak devlete karşı ayaklanmasını sağlamak amaçlanıyor. ABD Başkanı Trump, İranı terörizmi finanse etmekle suçluyor ardından da halkın protestosunu övgü dolu sözlerle savunuyor. Unutulmamalıdır ki, ABD kendini halen dünyanın en güçlü ülkesi olarak görüyor olabilir fakat gücü nispetinde nüfuzu artık aynı seviyede değil. Dolayısıyla nüfuzunu gücüyle gösteremeyen bir ülke ancak kendini istihbarat oyunlarıyla bölge halklarını kışkırtarak ifade etmeye çalışır. Tıpkı ABDnin bugünlerde yapmış olduğu gibi.
Bölgesel barış için Türkiye ve İran işbirliği alanlarını çeşitlendirmeli
Bugün İran, Türkiye için en önemli komşu ülkelerinden biri. 1639 Kasrı Şirin Anlaşmasından bu yana sınır çizgisi değişmemiş ülkeler olarak en büyük sorumlulukları, bölge dinamiklerini kalıcı tesis edebilmek için işbirliği içinde olmak ve bunu korumaktır. Dışarıdan mezhep kartının daima kullanılabileceğinin farkında olarak işbirliği alanlarını çeşitlendirme gayreti, Türkiye ve İranı ortak ulusal çıkarlar noktasında buluşturabilecek. İki ülkenin bölgesel işbirliğinde yerlerini alması, ABDnin hakimiyetini büyük ölçüde kırabilir, imparatorluk gelenekleri ile hem Amerikan hem de Rus hegemonyasına karşı da dini ve milli bir motivasyon gösterebilir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
HEDEF: İRANDA HALK DARBESİ