Dr. Karabulut, sinsi hastalık prostat kanseriyle ilgili uyardı
Dr. Karabulut, sinsi hastalık prostat kanseriyle ilgili uyardı
Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Üroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Musa Karabulut, “Ailesinde prostat kanseri olan kişiler 40 yaşından itibaren, ailesel bir risk yoksa da 50 yaşından itibaren her yıl mutlaka bir üroloğa prostat yönünden muayene olmasında fayda vardır” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 17.09.2024 05:54
Haber Güncellenme Tarihi: 16.09.2024 16:53
Kaynak:
Murat Can Aytemur
Dr. Karabulut, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Prostatın erkeklerde mesane altında bulunan, içinden idrar kanalının geçtiği, ceviz büyüklüğünde bir organ olduğunu söyledi. Organın işlevinin üremeye yardımcı olacak bazı enzimleri ve salgıları üretmek olduğunu söyleyen Dr. Karabulut, “Prostat kanseri ise bu normal prostat bezi hücrelerinin kontrolsüz ve düzensiz büyümesiyle ortaya çıkan bir kanser türüdür. Erkeklerde kanser türleri içinde ikinci sırada yer almaktadır. Hatta 70 yaşından sonra erkeklerdeki ilk kanser türlerinden birisi olduğunu da söyleyebiliriz” dedi.
Prostat kanserinin bir erkeğin yaşamı boyunca karşılaşma riskinin yaklaşık yüzde 17 ile 20 arasında olduğuna vurgu yapan Dr. Karabulut, şöyle konuştu:
“Bu bayağı yüksek bir rakam. O yüzden bunun erken dönemde yakalanması bizim için çok önemli. Bu erken dönemde yakalanmasında hemen hemen tedavi edilmiş gibi başarı şansı çok yüksektir. Bu erken tanı da ancak tarama testleriyle ortaya konulabilir. Özellikle PSA ve parmakla muayeneyle tanıyı koyabilmekteyiz. Prostat kanseri çok sinsi bir hastalıktır. Geç dönem olmadan hemen hemen belirti vermemektedir. Geç dönemde olduğunda belirtiler özellikle prostat kanserinin büyümesiyle idrar kanalına baskı yapması neticesinde normal prostat iyi huylu büyümesi gibi belirtiler verir. İşte bu nedir, sık idrara çıkma, idrarın zayıf gelmesi belirtiler olabilir. Ayrıca kanserin büyümesine bağlı, meni ve idrardan kan gelmesi, daha geç evrelerde kemiklere yayılım olmasıyla bel, kalça ağrıları gibi kendini gösterebilir ama zaten bu evrede hasta gecikmiş dönemdedir.”
“Erken tanı bizim için çok önemlidir”
Özellikle hastalığı geç olmadan yakalamak istediklerini ifade eden Dr. Karabulut, “Bu prostat kanseri özellikle 40 yaşın altında nadir görülmektedir. Kanseri özellikle 50 hatta 65 yaşından sonra teşhis edebilmekteyiz. Bu nedenle erken tanı çok önemli. Ailesinde prostat kanseri olan kişiler 40 yaşından itibaren, böyle bir ailesel bir risk yoksa da 50 yaşından itibaren her yıl mutlaka bir üroloğa prostat yönünden muayene olmasında fayda vardır. Dediğimiz gibi ailesinde birinci derece yakınlarında baba, kardeş veya amca gibi yakınlarında prostat kanseri var ise 40 yaşından itibaren mutlaka doktora, üroloğa muayeneye gelmesi lazım. Erken tanı bizim için çok önemlidir. Erken tanıyla hemen hemen hastalığı tedavi bile etmiş olabiliyoruz bazı durumlarda. Geldiğinde kandan PSA bakmak ve parmakla muayene ile en azından prostat muayenesini yaparız. Eğer bunda bir şüphe uyanırsa daha ileri incelemeler yaparak esas tanıyı prostat biyopsisi yaparak tanıyı koyuyoruz” diye konuştu.
Tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi veren Dr. Karabulut, “Erken dönemden hastalığı yakalandığımızda cerrahi tedaviyle prostatın alınmasıyla hastalığı tedavi edebilmekteyiz. Ayrıca daha alternatif tedavi olarak ışın, hormon tedavisi ve kemoterapi olmak üzere tedavi çeşitlerimiz vardır” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Karabulut, sinsi hastalık prostat kanseriyle ilgili uyardı
Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Üroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Musa Karabulut, “Ailesinde prostat kanseri olan kişiler 40 yaşından itibaren, ailesel bir risk yoksa da 50 yaşından itibaren her yıl mutlaka bir üroloğa prostat yönünden muayene olmasında fayda vardır” dedi.
Dr. Karabulut, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Prostatın erkeklerde mesane altında bulunan, içinden idrar kanalının geçtiği, ceviz büyüklüğünde bir organ olduğunu söyledi. Organın işlevinin üremeye yardımcı olacak bazı enzimleri ve salgıları üretmek olduğunu söyleyen Dr. Karabulut, “Prostat kanseri ise bu normal prostat bezi hücrelerinin kontrolsüz ve düzensiz büyümesiyle ortaya çıkan bir kanser türüdür. Erkeklerde kanser türleri içinde ikinci sırada yer almaktadır. Hatta 70 yaşından sonra erkeklerdeki ilk kanser türlerinden birisi olduğunu da söyleyebiliriz” dedi.
Prostat kanserinin bir erkeğin yaşamı boyunca karşılaşma riskinin yaklaşık yüzde 17 ile 20 arasında olduğuna vurgu yapan Dr. Karabulut, şöyle konuştu:
“Bu bayağı yüksek bir rakam. O yüzden bunun erken dönemde yakalanması bizim için çok önemli. Bu erken dönemde yakalanmasında hemen hemen tedavi edilmiş gibi başarı şansı çok yüksektir. Bu erken tanı da ancak tarama testleriyle ortaya konulabilir. Özellikle PSA ve parmakla muayeneyle tanıyı koyabilmekteyiz. Prostat kanseri çok sinsi bir hastalıktır. Geç dönem olmadan hemen hemen belirti vermemektedir. Geç dönemde olduğunda belirtiler özellikle prostat kanserinin büyümesiyle idrar kanalına baskı yapması neticesinde normal prostat iyi huylu büyümesi gibi belirtiler verir. İşte bu nedir, sık idrara çıkma, idrarın zayıf gelmesi belirtiler olabilir. Ayrıca kanserin büyümesine bağlı, meni ve idrardan kan gelmesi, daha geç evrelerde kemiklere yayılım olmasıyla bel, kalça ağrıları gibi kendini gösterebilir ama zaten bu evrede hasta gecikmiş dönemdedir.”
“Erken tanı bizim için çok önemlidir”
Özellikle hastalığı geç olmadan yakalamak istediklerini ifade eden Dr. Karabulut, “Bu prostat kanseri özellikle 40 yaşın altında nadir görülmektedir. Kanseri özellikle 50 hatta 65 yaşından sonra teşhis edebilmekteyiz. Bu nedenle erken tanı çok önemli. Ailesinde prostat kanseri olan kişiler 40 yaşından itibaren, böyle bir ailesel bir risk yoksa da 50 yaşından itibaren her yıl mutlaka bir üroloğa prostat yönünden muayene olmasında fayda vardır. Dediğimiz gibi ailesinde birinci derece yakınlarında baba, kardeş veya amca gibi yakınlarında prostat kanseri var ise 40 yaşından itibaren mutlaka doktora, üroloğa muayeneye gelmesi lazım. Erken tanı bizim için çok önemlidir. Erken tanıyla hemen hemen hastalığı tedavi bile etmiş olabiliyoruz bazı durumlarda. Geldiğinde kandan PSA bakmak ve parmakla muayene ile en azından prostat muayenesini yaparız. Eğer bunda bir şüphe uyanırsa daha ileri incelemeler yaparak esas tanıyı prostat biyopsisi yaparak tanıyı koyuyoruz” diye konuştu.
Tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi veren Dr. Karabulut, “Erken dönemden hastalığı yakalandığımızda cerrahi tedaviyle prostatın alınmasıyla hastalığı tedavi edebilmekteyiz. Ayrıca daha alternatif tedavi olarak ışın, hormon tedavisi ve kemoterapi olmak üzere tedavi çeşitlerimiz vardır” dedi.
Murat Can Aytemur
Kaynak: Murat Can Aytemur