Satın alma gücü AB ortalamasının altında kaldı

Türkiye’nin satın alma gücü 2023 yılında AB ortalamasının yüzde 28 altında kaldı. TÜİK'in yayınladığı Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) raporu, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasındaki ekonomik konumunu ortaya koydu

Haber Giriş Tarihi: 20.12.2024 16:25
Haber Güncellenme Tarihi: 20.12.2024 16:25

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye’nin kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 2023 yılı için 72 olarak hesaplandı. Bu oran, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalamasının (100) yüzde 28 altında kaldı.

Fiili bireysel tüketimde de AB ortalamasının gerisinde

TÜİK verileri, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini ölçmek için kullanılan kişi başına düşen GSYH endeksine ek olarak, tüketicilerin göreli refahını değerlendiren "fiili bireysel tüketim" endeksine de ışık tuttu. Buna göre, Türkiye’nin kişi başına fiili bireysel tüketim endeksi 84 olarak belirlendi ve bu değer de AB ortalamasının yüzde 16 altında kaldı.

Fiili bireysel tüketim, vatandaşların satın aldığı mal ve hizmetlere ek olarak, devletin veya kar amacı gütmeyen kuruluşların sunduğu eğitim ve sağlık gibi hizmetleri de kapsıyor. Verilere göre, kişi başına fiili bireysel tüketim endeksi en yüksek ülke 136 ile Lüksemburg olurken, en düşük ülke 41 ile Arnavutluk olarak kaydedildi.

Fiyat düzeyi endeksi Türkiye’yi en ucuz ülkeler arasına koydu

Raporda, Türkiye’nin fiyat düzeyi endeksi 39 olarak açıklandı. Bu, AB ülkelerinde 100 Euro’ya satın alınan mal ve hizmet sepetinin Türkiye’de 39 Euro karşılığı Türk Lirası ile alınabildiğini ortaya koydu.

Fiyat düzeyi endeksi 100’ün altındaki ülkeler, karşılaştırılan ülke gruplarına göre daha ucuz olarak ifade ediliyor. Türkiye, düşük fiyat düzeyi endeksiyle AB ülkeleri arasında ekonomik anlamda uygun maliyetli bir ülke olarak öne çıktı.

Türkiye’nin ekonomik göstergeleri, AB ortalamasının altında kalmaya devam ediyor. Ekonomik analizlere göre, kişi başına düşen gelir ve tüketim düzeyi, ulusal refah ve alım gücündeki farkı gözler önüne seriyor. Türkiye’nin bu konumunu iyileştirmek için uzun vadeli ekonomik büyüme ve yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğu değerlendiriliyor.