Prof. Dr. Naci Görür Türkiye’deki deprem gerçeği ile ilgili bir kez daha çarpıcı gerçekleri gün yüzüne çıkardı. Son haftalarda özellikle Gemlik Körfezi’nde peş peşe yaşanan depremler beklenen Marmara depremini hatırlatırken toplumda yeniden deprem korkusu yaşanmaya başladı.
Prof. Dr. Naci Görür, 13,6 milyon yıl önce Türkiye'nin levha hareketlerinin, bugün yaşanan hareketleri yapacak şekilde oluştuğunu ve Türkiye’deki büyük fayların hala deprem ürettiğini söyledi.
Türkiye'nin yaşanan büyük çaplı depremlerden kurtulamayacağını ve depremlerin bu levhalarda sona ermeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Görür, deprem dirençli yerleşim alanlarının oluşturulmasının öneminin ne kadar büyük olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Görür açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Her depremde 80-90 bin insanı bir gecede toprağa veremeyiz. Bu bize yakışmıyor. Türkiye'de herhangi bir yerde, sabah uyandığımızda 7 ve üzeri deprem olabilir. Bu depremler de büyük afetlere neden oluyor. Can mal kaybımız fazla oluyor. Türkiye'de 5'in üzerinde depremler ölüme neden oluyor. Bizim bunu halletmemiz lazım. Bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Depremin büyüklüğü ve şiddeti şeklindeki iki kavramın arasındaki farkı da anlatan Prof. Dr. Görür, Kahramanmaraş merkezli depremlerde 5 milyon ton TNT patlamasına benzer büyük bir enerjinin açığa çıktığını belirtti.
Yerel yönetimlerin kentleri depreme hazırlamaya yönelik çalışmalara bir an önce başlaması ve hızla tamamlaması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Görür, altyapı çalışmalarında betonarme boru kullanılmasını eleştirdi.
Betonarme boruların kırılgan bir yapıya sahip olmasından dolayı depremden büyük ölçüde etkilendiğini anlatan Prof. Dr. Görür, zeminin yapısına uygun, esnekliği yüksek malzemeler kullanılması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Görür, kentlerde deprem anında çıkacak molozların gömüleceği veya bertaraf edileceği alanların henüz belirlenmemiş olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Görür, "Güneydoğu'da 100 milyon ton moloz sağa sola gömüldü, çevre berbat edildi. İstanbul'da 350 milyon ton moloz çıkabilir. İstanbul'da bunu nasıl bertaraf edecek, geri dönüşüme tabi tutacaksanız. Kimse bilmiyor. Deprem eli kulağında gelirse ne olacak. Aceleyle kamyonlara doldurup, Marmara'ya dökersiniz. Marmara zaten ölüyor, Marmara da sizi öldürür" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye'deki gerçek beka meselesinin deprem gerçeği olduğunu, İstanbul'da beklenen büyük depremin meydana gelmesinin ekonomik anlamda Türkiye’yi ciddi bir şekilde zora sokacağını söyledi. Deprem riski nedeniyle Marmara Bölgesi ve özellikle İstanbul'un stratejik yapısından dolayı hükümete öneride bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Görür, "Marmara Bölgesi'ndeki sanayiyi Anadolu'ya taşıyın. Anadolu'ya altyapı yapın, sanayiyi teşvik edin. Deprem nedeniyle sanayi aynı anda tehdit altına girmez, İstanbul'un nüfusu azalır. Her şeyi Marmara Bölgesi'ne toplamışız. Stratejik olarak doğru değil" dedi.
6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş depremleri öncesi yıllarca o bölgede deprem beklendiğini anlatmaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Görür, şunları söyledi:
Şimdi Tunceli, Pülümür, Bingöl yöresinin tehdit altında olduğunu düşünüyorum. Erzincan ile Bingöl, Karlıova arasında Kuzey Anadolu Fayı'nın bir kısmı geçiyor. O fay, en son 1794 yılında kırılmış. 7.2 büyüklüğünde deprem üretmiş. Her 250 senede bir ortalama deprem üretiyor. Onun için oradan endişe ediyoruz. 6 Şubat depremleri Arap levhasını Doğu Anadolu'ya 7-10 metre kaydırdı, sıkıştırdı. Kahramanmaraş'tan Hakkari'ye kadar olan kentlerde deprem riski fazlalaştı. Arap levhasının kuzeye ittirmesinden dolayı. Doğu Anadolu fayı, Kahramanmaraş'ın kuzeyi, Elbistan kuzeyinden Adana havzasında saçaklanıyor. 6 Şubat depremleri Adana'ya giren faylara stres yüklemiş olabilir. O bölgelerin dikkatli olması lazım.
Hilal Baldemir