Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Marmara Denizi'nde özellikle Kuruçeşme, Sarıyer ve Beykoz kıyılarında aşırı kirliliğin göstergesi olan binlerce denizanasını görüntüledi. Dr. Kesici, Marmara'da depremden sonraki en önemli ikinci tehlike olarak belirttiği istilacı denizanalarının acilen toplanması gerektiğini belirtti.
Marmara Denizi'nin uzun yıllardır önemli sorunlarından, Atlantik Okyanusu göçmeni istilacı bir tür olan ay denizanası, bugünlerde yine oldukça yoğun bir şekilde görülmeye başlandı. Marmara Denizi, yarı saydam, genellikle yaklaşık 25-40 santim çapında olan ve tepesinden kolayca fark edilen dört at nalı şeklindeki gonadları (üreme hücresi) ile tanınabilen ay denizanalarının istilasına uğradı.
TTKD bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, İstanbul'da özellikle Sarıyer, Beykoz ve Kuruçeşme kıyılarında çok net bir şekilde görülebilen binlerce denizanasını görüntüledi. Dr. Kesici, denizanalarının acilen temizlenmesi için 24 saat esasına göre çalışma yürütülmesi gerektiğini aktardı.
Şu an Marmara Denizi'nin büyük bir kısmının binlerce ay denizanasının işgali altında olduğunu belirten Dr. Erol Kesici, şu değerlendirmeyi yaptı:
- Marmara Bölgesi için deprem kadar önemli, deprem kadar yıkıcı ve tehlikeli bir durum. Marmara Bölgesi'nin depremden sonra önlem alınması gereken en ciddi ve tehlikeli sorunu Marmara Denizi ve körfezin kirliliğidir. Ne yazık ki ülkemizin en kirli denizlerinin başında, iç deniz özelliğine sahip, çok hassas ve kırılgan ekosistemi bulunan Marmara Denizi geliyor.
- Marmara Denizi'nin kirliliğinin temel nedeni, insan faaliyetleri, insandır. Marmara Denizi 20 milyonu aşan nüfusun ve neredeyse Türkiye'nin yüzde 70 oranında sanayisini etrafında barındıran bölgelerimizdendir. Tarım atıklarının oluşturduğu kirlilikte önemli bir etkendir.
Marmara Denizi'ni kirleten tüm unsurların acilen engellenmesi gerektiğinin altını önemle çizen Dr. Kesici şöyle konuştu:
- Kirliliğe bağlı denizde azot, fosfor gibi besi elementlerinin aşırı artması sonucu müsilaja da neden fitoplankton, yani bitkisel mikroskobik alglerin artmasıdır. Aynı zamanda Marmara Denizi'nde çok sayıdaki balık türünün, kabuklu organizmaların, deniz kaplumbağası ve benzeri ekosistem elemanlarının tür ve popülasyonlarının azalması, kirliliğin aşırı artmasının diğer bir nedenidir.
- Diğer önemli bir faktör de Marmara Denizi'nde ne yazık ki çok aşırı şekilde av baskısı söz konusu. Bu av baskısı, balık popülasyonlarını azaltmakta, denizde kirliliği giderek artırmaktadır.
Marmara Denizi'nin biyolojik istila altında olduğunu ifade eden Dr. Kesici, şöyle devam etti:
- Yani doğal tür sayısı azalmakta, istilacı türler ise küresel ısınma ve su sıcaklığının artışıyla aşırı şekilde çoğalmaktadır. Akdeniz'den Ege ve Marmara'ya gelen istilacı türler yaygınlaştı. Marmara Denizi'nde şu an bunlar içinde en tehlikeli olanı denizanalarıdır. Burada görülen ay denizanası olarak bilinen bir tür olup, zaman zaman çok tehlikeli ve zehirli olan pusula denizanasına da rastlanmaktadır.
- Şu anda Marmara Denizi'nin her tarafını ay denizanaları istila etmiş durumda. Bu denizanaları balık yumurtaları, larvalarıyla beslendiği için, denizdeki balık popülasyonunu da yok ediyor. Çözüm, denizi kirleten tüm unsurlar kesinlikle engellenmelidir. Balık çeşitliliği, doğal türler artırılmalıdır. Aşırı av baskısı sonlandırılmalı ve 24 saat çalışma esaslı denizanaları toplanmalıdır.