Cem Garipoğlu öldü mü? Cem Garipoğlu kimdir?

Yaşandığı dönemlerde Türkiye’de infial yaratan Münevver Karabulut cinayetinin faili erkek arkadaş Cem Garipoğlu yine ülkenin gündemine düştü. Garipoğlu hakkında ölmedi, yurtdışına kaçtı iddialarının ardından Münevver Karabulut’un ailesi Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması için talepte bulunmuştu. Ailenin bu talebi reddedilince iddialar daha fazla konuşuldu ve son olarak baba Garipoğlu konuya dahil olarak mezarın açılmasını ve bu konunun kapanmasını istedi. Peki, Cem Garipoğlu öldü mü? Cem Garipoğlu kimdir? İşte detaylar…

Haber Giriş Tarihi: 06.11.2023 15:08
Haber Güncellenme Tarihi: 06.11.2023 15:08
https://www.yalovahayat.com/

Tarihler 3 Mart 2009’u gösterdiğinde Türkiye daha önce karşılaşmadığı korkunç bir cinayet haberiyle ayaklandı. 17 yaşında bir genç kız olan Münevver Karabulut’a ait cansız beden çöp toplayıcı bir kişi tarafından çöp konteynerinde parçalanmış hâlde bulundu. Bütün Türkiye’nin gündemi bir anda bu cinayete çevrildi. Katil zanlısı, Karabulut’un 19 yaşındaki sevgilisi Cem Garipoğlu’ydu. Olayın ardından kaçan Garipoğlu tam 197 gün sonra yakalandı. Peki, Cem Garipoğlu öldü mü? Cem Garipoğlu kimdir? İşte detaylar…

Cinayetten 197 gün sonra teslim olan Garipoğlu’nun yargılama süreci 18 Kasım 2011 tarihinde mahkûmiyet kararının verilmesiyle sona erdi. Garipoğlu yargılama sonucunda 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Cem Garipoğlu kimdir?

Cem Garipoğlu 20 Ekim 1991 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Onu bu kadar ünlü yapan ise iş insanı Hayyam Garipoğlu’nun yeğeni olması. Öte yandan Makbule Tülay Garipoğlu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından bir dönemler el konulan Sümerbank’ın ortaklarından Mehmet Nida Garipoğlu’nun da dört çocuğundan ikincisiydi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun Sümerbank’a el koyması ve babasının 18 ay hapse mahkum edilmesiyle Cem Garipoğlu’nun hayatı da tamamen değişti. Çocuklarının kaliteli bir eğitim almasını isteyen baba Mehmet Nida Garipoğlu, hapse girdiği dönemde Cem Garipoğlu’nu eğitim için yurtdışına gönderdi. 12 yaşında yalnız başına yurtdışına çıkan Cem Garipoğlu, ilk olarak Fransa’da yatılı bir okulda eğitim görmeye başladı. 17 Yaşına kadar İngilizce, Rusça, Çince ve İspanyolca öğrenmek için birden fazla ülke değiştirdi buralarda aldığı eğitimlerden sonra temelli olarak Türkiye’ye döndü.

Türkiye’ye 2007 yılında dönen Garipoğlu Bahçeşehir Yıldızlar Koleji’ne kaydoldu. Burada okula uyum sağlamakta zorluk yaşayan ve sık sık okulunun rehberliği ile görüşen Cem Garipoğlu, okuldaki disiplinin kendisine ağır gelmesi nedeniyle 2008 Şubat ayında farklı bir okula geçti.

Bu okulda tanıştığı Münevver Karabulut'la arkadaş olan Garipoğlu bu arkadaşlığı ilerletti. Kısa süre sonra Münevver Karabulut’la bir ilişkiye başlayan Cem Garipoğlu sevgisi ve ilgisiyle Münevveri kendine bağladı daha sonra evine davet ettiği Münevveri vahşice öldürdü. Cinayet, kamuoyunda o dönem kesik baş cinayeti olarak uzun süre büyük yankı uyandırdı. Olayın ardından kayıplara karışan Cem Garipoğlu 197 gün sonra İstanbul'da teslim oldu.

Cem Garipoğlu’na işlediği vahşice cinayet nedeniyle 2011 yılında karar duruşmasında 24 sene hapis cezası verildi. Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde henüz 22 yaşındayken cezasını çektiği Silivri 5 No'lu L Tipi Kapalı Cezaevi'nde yalnız kaldığı hücresinde kendini asarak intihar kendini asarak intihar etti.

Cem Garipoğlu öldü mü?

Olayın ardından ortaya birçok teori atıldı kimileri Garipoğlu’nun ölmediğini yerine başkasının konduğunu ve onun da yurtdışına kaçırıldığını söylerken bir de ölmeden birkaç ay öncesinde Çince öğrenmek için çeşitli kitaplar istediği ortaya çıktı. Bu durumlarda kaçtığı iddialarını daha fazla güçlendirdi.

Medya da dönem dönem yeniden gündeme gelen bu konu hakkında Münevver Karabulut’un ailesi Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması talebinde bulunmuştu fakat bu talep reddedilmişti. Savcılığın ve Adli Tıp’ın raporlarına rağmen bu iddialar yıllarca konuşulmaya devam etti. Raporlara rağmen iddiasının arkasında duran baba Karabulut, şüphelerinin ancak Garipoğlu’nun mezarının açılmasıyla giderileceğini söyledi.

Öte yandan ailenin avukatı Cem Garipoğlu’nun ölümüne dair yaşanan süreci şu şekilde anlattı: “Karabulut ailesinin avukatı Epözdemir Garipoğlu'nun intihar bilgisi geldikten sonra da yaşanan süreci şöyle anlattı: Anne Nagihan Karabulut ve Süreyya Karabulut ile Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gittik, önce dönemin Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştük, sonra kendisinin yönlendirmesiyle soruşturma savcısı ile görüştük. Otopsi işlemi yapılırken Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 87. Maddesinin son fıkrasına göre cesedin görüntüleri kayda alındığından, Nagihan Karabulut ile fotoğrafları ve DNA örnekleri üzerinden yapılan incelemeler neticesinde hazırlanan raporu inceledik. Hatta Savcı Hanım genç bir meslektaşımızdı, kendisi de öğrenciyken, bu olayı takip ettiğini, çok etkilendiğini ve üzüldüğünü ifade etti ve Nagihan hanıma sarılarak biraz da duygulandı. Nihayetinde Başsavcılık olarak yapılan otopsi işlemi ve Adlı tıp raporları neticesinde, ölenin Cem Garipoğlu olduğuna ilişkin kanaatlerinin kesin olduğunu, bu konudaki tüm incelemelerin yapıldığını ifade etti. Dosyadaki fotoğraf ve adli tıp raporları ve DNA incelemeleri neticesinde, ölenin Cem Garipoğlu olduğuna inandıklarını müvekkiller de ifade ettiler."

a

Baba Garipoğlu’ndan mezarın açılması talebi

Fakat son dönemlerde bu iddiaların yeniden gündeme gelmesi ve Garipoğlu ailesinin hala toplum tarafından tepki görmesi ve linç edilmesinden dolayı Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu, "fethi kabir" ve "DNA eşleştirmesi" yapılması talebinde bulundu.

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan dilekçede, Yazılı ve görsel medyada Garipoğlu ailesinin gerçek dışı ithamla toplum tarafından linç edildiği belirtilirken, Cem Garipoğlu'nun mezarının yeniden açılıp "fethi kabir" ve "DNA eşleştirmesi" ile gerçeğin ortaya çıkarılması talep edildi.

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Çağlayan Adliyesi'nde basın mensupları ile bir araya geldi ve soruları yanıtladı. Epözdemir açıklamada, "Gittiğimiz her yerde 'Cem Garipoğlu ölmedi, kaçırıldı' şeklinde hukuk fakültesi öğrencilerinden STK'lere, yazılı-görsel basına ve kitle iletişim araçlarına kadar herkeste böyle bir kanaat, intiba varsa geldiğimiz nokta itibarıyla bu mezarın açılması fethi kabir işleminin yapılması gerekir." dedi.

Epözdemir, Garipoğlu'nun mezarının açılmamasına ilişkin meşru gerekçe kalmadığını da sözlerine ekledi.

Hilal Baldemir